İçeriğe geç

Hela ne tanrıçası ?

Mitolojinin Derinliklerinde Öğrenmek: Hela Ne Tanrıçası?

Bir eğitimci olarak, her yeni konunun bize yalnızca bilgi değil, kendimizi ve insanlığın anlam arayışını keşfetme fırsatı sunduğuna inanırım. Öğrenmek, geçmişin hikâyelerini bugünün bilincine taşımaktır. Her öğrendiğimiz kavram, dünyayı algılama biçimimizi dönüştürür. İşte bu yüzden, bugün kulağa mitolojik bir merak gibi gelen “Hela ne tanrıçası?” sorusu aslında öğrenmenin özüne dair derin bir pencere açar.

Hela Ne Tanrıçası? Karanlığın Öğretici Sembolü

Hela, İskandinav mitolojisinde ölümün ve yeraltı âleminin tanrıçasıdır. Onun adı, hem “ölüm” hem de “gizli dünya” anlamına gelir. Hela, tanrı Loki’nin ve dev Angrboda’nın kızıdır. Yarı yüzü canlı bir kadının güzelliğini, yarısı ise ölü bir bedenin soğukluğunu taşır. Bu ikilik, ölüm ile yaşamın ayrılmazlığını, karanlıkla aydınlığın iç içeliğini sembolize eder.

Mitolojik olarak Hela, ölülerin gittiği Helheim adlı diyarın yöneticisidir. Ancak o, yalnızca “ölüm”ün değil, aynı zamanda “ölümden öğrenme”nin de tanrıçasıdır. Çünkü her son, bir farkındalığın ve yeniden doğuşun başlangıcıdır.

Öğrenme Teorileriyle Hela’nın Anlamını Keşfetmek

Eğitim psikolojisinde öğrenme, yalnızca bilgi edinme süreci değil, anlam inşa etme sürecidir. Hela figürü bu anlamda güçlü bir metafor sunar.

– Yapılandırmacı Öğrenme Kuramı:

Bilgi, bireyin deneyimlerinden yola çıkarak kendi zihninde oluşturduğu bir yapıdır. Hela’nın mitolojik rolü de budur: İnsanlara yaşamın anlamını, ölümün kaçınılmazlığı üzerinden düşündürmek. Bu, öğrenmenin öz-yapılandırıcı bir örneğidir.

– Dönüşümsel Öğrenme (Transformative Learning):

Jack Mezirow’un teorisine göre, bireyler kriz, kayıp veya zorluk anlarında düşünce kalıplarını sorgular. Hela, tam da bu süreci temsil eder — ölümle yüzleşme, insanın kendi inançlarını ve değerlerini yeniden değerlendirmesine yol açar.

– Sembolik Öğrenme:

Mitler, insan zihninin sembolik düşünme biçimini geliştirir. Hela’nın yarı ölü, yarı canlı bedeni, öğrenmenin doğasını yansıtır: Eski bilgilerin ölmesiyle yenilerinin doğması.

Pedagojik Açıdan Mitolojinin Gücü

Mitolojik figürler, eğitimde soyut kavramları öğretmenin en etkili araçlarından biridir. Hela da bu anlamda ölüm kavramını korku değil, farkındalık üzerinden tartışmayı mümkün kılar.

– Hikâye Anlatımı (Storytelling):

Öğretmen, Hela’nın hikâyesini yalnızca mitolojik bir öykü olarak değil, değişim ve dönüşümün metaforu olarak anlatabilir. Bu yöntem, öğrencinin empati kurma ve eleştirel düşünme becerisini güçlendirir.

– Sorgulama Temelli Öğrenme:

“Neden bazı kültürler ölümü tanrılaştırmış?” veya “Karanlık temalar bize ne öğretir?” gibi sorular, öğrenciyi ezberden uzaklaştırır, derin düşünmeye yönlendirir.

– Duygusal Öğrenme:

Hela gibi güçlü figürler, öğrencinin duygusal zekâsını harekete geçirir. Korku, merak, hüzün ve hayranlık — hepsi öğrenmeyi kalıcı kılan duygulardır.

Bireysel ve Toplumsal Etkiler: Ölümden Öğrenmek

Hela’nın hikâyesi sadece bir mit değil; insanın ölümle, kayıpla ve değişimle olan toplumsal yüzleşmesinin sembolüdür. Modern dünyada ölüm çoğu zaman tabu olarak görülür. Oysa eğitim, tabuları sorgulamanın aracıdır.

Bireysel düzeyde Hela, insanın kendi ölümlülüğünü fark etmesini, dolayısıyla yaşamın değerini anlamasını sağlar.

Toplumsal düzeyde ise bu farkındalık, dayanışma, empati ve anlamlı yaşam arayışı gibi değerleri güçlendirir.

Hela bize öğretir ki, “karanlık” sadece yokluk değil, yeniden doğuşun tohumudur. Tıpkı bir öğrencinin başarısızlıktan öğrenmesi, hatalarından yeniden şekillenmesi gibi…

Öğrenmenin Felsefi Boyutu: Hela ve Bilincin Dönüşümü

Eğitimde mitoloji, sadece geçmişi anlamak değil; insan zihninin nasıl anlam ürettiğini keşfetmektir. Hela, insan bilincinin “ölüm korkusundan bilgelik arayışına” geçişini temsil eder.

Öğrenme yolculuğunda da benzer bir süreç yaşanır:

Bir bilgiyi ilk duyduğumuzda şaşırır, bazen reddeder, bazen sorgularız. Ancak içselleştirdiğimizde dönüşürüz. Hela’nın krallığı, işte bu zihinsel dönüşümün sembolüdür — karanlıktan anlayışa, korkudan kabule geçiş.

Kendine Sorma Zamanı

Her öğrenme deneyimi, bir iç yolculuktur. Bu yazıyı okurken kendinize şu soruları sormayı deneyin:

– Bilmediğim veya korktuğum konulara nasıl yaklaşıyorum?

– Öğrenme sürecinde “karanlık” anlarım oldu mu — yani anlamadığım, zorlandığım, sorguladığım anlar?

– Bu anlar bana ne öğretti?

– Tıpkı Hela gibi, kendi içimdeki karanlıkla yüzleşmeyi öğrenebilir miyim?

Sonuç: Hela, Öğrenmenin Karanlık Aynasıdır

Hela ne tanrıçası diye sorduğumuzda, aslında şunu da sormuş oluruz:

“Öğrenmek, bizi hangi yönlerimizle yüzleştirir?”

Hela, ölümün tanrıçasıdır; ama aynı zamanda yeniden doğuşun öğretmenidir. Her bilginin ardında bir bilinmezlik, her öğrenmenin ardında bir dönüşüm vardır. Eğitim, işte bu karşıtlıkları dengelemeyi öğretir.

Küçük bir mitolojik figürden yola çıkarak, büyük bir farkındalık doğabilir. Çünkü öğrenmek, tıpkı Hela’nın dünyası gibi, hem karanlığı hem ışığı içinde barındırır.

Ve belki de en önemli soru şudur:

> “Kendimi yeniden doğuracak kadar derin bir öğrenme yaşadım mı?”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir